Türk adının anatomisi

Türk adının anatomisi

Yakut (Saka)Türkü olan,Eleanora Novgardova'nın Kıpçak Türkerinin...

TAŞ BABA* VE BİLGE KAĞAN,KÜLTİGİN

(GÜLTEKİN)...

Ağustos 1996'da Vefaat eden,ana tarafından Yakut (Saka)Türkü olan,Eleanora Novgardova'nın Kıpçak Türkerinin mezar taşları vede, âbidevî Taşları vede “Taş baba”yı incelemiş,kitaplar yazılmış,Filmleri çekilmişti.

Bugünkü Moğolistan da ki,Türk anit-âbidelerin bulun duğu en önemli,bölgerınden olan,Köçö-Saydam”mevkiinde yer alan,üç âbide-külliye de(Bilge Kaan,Kültigin vede ayni,mevki de yer alan,üçüncü-3.-ortak-anonim külliye) ile birlikte, Nalayh'daki, ”Tonyukuk”külliyesi yer almaktadır.Moğolistan çoğrafyası Batı'da,değişik alanlarda, Ulanbator'daki Millî müzenin tepoların da,büyük-küçüklü taş yazıları,Türk tarihi ve dil-lisani bakımından mühim kaynaklardan birkaçıdır.

Köçö-Saydam Batı yakasında, toprak ve çayır ortusu ile koruma altında olan,Uygur Devleti'nin tarihî başşehri olan,”Ordubalık”/ Karabalgasun” Moğolca;”Khar Balgas” adli şehir,Türk tarihî için çok önemli oluğu bildirilmekte, pâlanlı bir şekilde,arkeolojik kazılarla,gün ışığına çıkarılacak günleri beklemektedir.Gök Türk Devletine ONGİN (İlteriş Kağan)KÖL-İÇ-ÇOR(İhe-Höşötü), ALTUN TAMGAN TARKAN(İhe-Aşete) vede “Altanbulag” civarında yer alan, ”ÖNGÜT”âbide külliyesi ile birlikte,Gök Türk devrinden başka, Uyguylar, Kırgızlar,bu âbidevi yazı taşlarını de,çözmek lazım gelir.Moğolistandaki bu yazılı Taş âbideleri,yukarda da,bahsettiğimiz gibi,bir çok Türkologlarında ilgisini çekmiş,yazıları çözmeye uğraşmışlardı.Danımarkalı,W.Thomsen; Rus, Wiladimir Radlof Radlov; S.E.Malov;Segey Klyaştorniy,Dimitri Vasiliev, Alekssander Sçerbak ;

Finli,G.J.Ramstedt,Moğol-Kazak, Karçaybay,Bazılhân;Polonyalı, E.Tiryarsky,Türklerden,H.N.Orkun, A.Caferoğlu,Mehmet Ergin,T.Tekin, O.F.Sertkaya,Dr.Ahmet Taşağıl,bunlardan bir kaçı.

*(1.Taş Baba,üzerine yazdırdım,Fal aaçarak söyle bana!/2.Birbirinden ayrılmayan yabancı-düşman-olduğu zaman/3 .Tun Yigen İrkin/4.Tum Bilge Şad/5.İltiriş Kağan'a tabi olun(?)3.ayın 7.gününde)

YAHUDİ,HRİSTİYAN KITAPLARINDAKİ “TÜRK” ADI/ YAHUDİLERLE AKRABA

Eski kutsî kıtaplarda,”Türkler”in kökleri,seceresi söyle idi.

En seki,İsrail Preygamberin de birine istinat edilen,”Ahd-i Atik”ile, bir başka İncilde(Hz.Isa'nin,144.000 adet-onlara göre,Jesus Hristus-Tanrı olarak-süre'den -yol'dan-Nuh,Abraham-İbrahi ve Davit-Davut,bu yol açılmadan önce ölmüşlermiş,(der Weg zu wahrem Glück-Asıl mutluğa giden Yol'kıtabından) St.Johannes, Petrus,ve,Pavlus,vb.) Kitap-ı Mukad des'te,Tekvin-î Mahlûkat (Yaratıkların oluşması) adlı kitaplarda yer alanlar.Yahudiler'in,”Torat Moşe” denilen kitaplardan 1.de,(10.baskı 1-32 fıkraları) bir ırk-soy tasnifi de yer alan,”Tiras,Tires,Tocerme, Togarma, Terşiş”şeklinde iafade edilir.Yahudi tefsirciler,bunlar arasında yer alan,”Tocerme / Togarma”şeklinde tercüme etmişlermiş ki,bugünkü Yahudiler de,”Türk” yerine, ”Togarma”derler.

Bazı yorumcular da,Magor veya “Mecuc”un Türklerin ilk atası olduğu ileri sürülmüştü.Togorma'nın Hz.Yafes'ın tornu ve Gomer'in oğlu olduğu,Togarma ile Türk kelimelerinin fonotik benzerliği delil olarak ileri sürmüşlerdi. Togorma'nın,Türklerin atası olduğunu,İbranî yorumcularından,Josephe Flavius,Mendelsshon,iddia edenlerden bir kaçıydı.Öte yanda, Yakubîler Patrığı Süryânî Mikail'in tarihî metinleri,kıtabı”Vekayiname”sinde,Türk ırk-soyu hakkında ,şöyle yazar;”..Turkaye hahud Turkâye Milleti Yafes nesline mensuptur;çünkü bunların nesepleri”Magog=Mecuc'dan gelir.”(III.cilt,II.kitap,14.bab.). Bu,yakıştırmaları,yukarı da adı geçen,ms.1.yy sonunda yaşamış olan,Yahudi aatarihçı,Josephe Flavius,”Yecuc ve Mecuc'u”, Kafkasaya'nın kuzeyindeki Sakalar'a(İskit) bu sıfatı yakıştırmıştı. Ayrıca,8.yy yaşamış,Papaz Aethicus'un”..Cosmographia”adlı eserinde,”Gog ve Magog' ların( Yecuc ve Mecuc'un) Türk ırkının ataları olduğunu ileri sürerek,ilân etmiştir.1991-200 yıllardaki,Körfez savaşındada,Geroge Bush'ları da,”Yecuc-Mecuc”benzetmesi ile,modern “Yecuc-Mecuc” olduğunu da,bazı dinî taasupcularca beyan edilmişti.Bu Hristiyan,Yahudı papzların benzetmeleride,bu dinî taasuptan başkası değildi.

ARAPLARIN,YABANÎ,YAYAM OLRAK İLÂN ETTİKLERİ TÜRKLER,İSLÂMIN HAMISI,KORUCSU OLARAK, YILLARCA HAÇLILARLA ÖLÜMÜNE MÜCADELE ETMİŞLERDİ.

EFSANELERDEKİ”TÜRK”DÜŞMANLIĞI,HAİNLİK VE KISKANŞLIKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİ.

Öte yanda bir başka Arap yorumcusu olan,İmam Alâeddin Ali ibni Muhammed(Hâzin), ”Lubâ bu't-Te'vil fî Mani't Tenzil”adindaki eserinde,Yecuc-Mecuc'un kendi dilinden başka bir dil bilmediğini, onların dillerinide kimsenin anlamadığını ileri sürerek, bunların”Türk”olduklarını ileri sürmektedir.İslâm tefsirine de,”Türk”ifadeside bu şekilde girmiş oluyordu.”Yecuc” ayrı bir taife ve “Mecuc” ayrı bir taifedir ve her taife dört bin insandan meydana gelmektedir.Bunlardan,bir adam,kendi sulbünden eli silâh tutar bin erkek evlât dünyaya geldığını görmeden ölmez.Bunlar, dünyayı tahribe uğraşan Âdem oğullarındandır.” Hâzin'e göre,”Yecuc” ve “Mecuc” üç sınıfa ayrılırdı.

Birinci sınıftakilerin boyları,yüz yirmi-120-arşındır.İkinci sınsıftaki lerin enleri ile boylarının yüz yirmişer arşın olup küpn şeklindedir.Bunlara karşı ne dağlar,nede denizler dayana bilir.Üçüncü sınıftakiler den birisi ise,bir kulağını(yatak gibi) yere serip üstüne yatar,öteki kula ğını da(yorgan gibi)üstüne örterdi. Bunlar fillerivahşîn hayvanları,domuzları gördükleri zaman yemeden geçemezler.Hattâ kendi ölülerinide yerler.Bunların ileri kolları Suriye'de(sanki,o zamanlarda, Baasçılar,iş başında idiler!.) de ve kanatları Horosan'dadır.Doğu ırmaklarıyla Taberiye gölünü içeler.İçlerinde bir karış boylarında olanlarda vardır.”.

Mısırlı müellif,Dineverî,”Yecuc ve Mecuc'u,Hz.Ali'nin ifadelerini delil olarak göstererek,şu şekil tarif etmektedir.”İçlerinde kimilerinin boyları bir karıştır ve kimisi de son derecede uzun boyludur. Ellerinde çengel gibi tırnakları vardır.Azı ve yan dişleri vahşi hayvanların dişleri gibidir.

Bir şey yedikleri zaman,sekiz yaşındaki katırlarla kuvvetli kısrakların çıkardıkları ses gibi dişlerinin takırdadığı duyulur.”Bir başka müellif Yakud da,Dineverî'nın bu tarıfı tekrarlıyor,ayrıca,Türklerin bütün vücutlarını kaplayacak kadar kılları bulunduğunu ilâve ediyordu..(Mücemü'l Büldan,5.cilt,49.sh.).Kendini aynada görmüş gibi,Türk düşmanlığından başka bir şey değildı bunlar.

Aarab Medreselerinde yetişmiş,bazı soytarı,yobazlarda,Türkler iftira atmakla,iğrenç bir hâle düşmülerdi.

BU İFTİRALARA KARŞI AYDIN BİR TÜRK BİLGİ VANÎ MEHMED EFENDİ.

Bütün bu ,Yahudi-Hristiyan-Arap mahsülü,saşma,uydurmalar karşı,pek az din bilgini itiraz edip ese vermişti.Bunların içinde,en sert ve realist bir ifade ile,mübarek bir âlim Vanî Mehmed Efendi idi. etmiştlıklara karşı.IV.Mehmed döneminde vaizleri ile söhret olmuş,Padışah'ında iamalığını ,Şehzalere de Hoca olarak tayin edilmiş,2.Viyana kuşatmasında Ordu vaizliğine tayin olunmuş, kuşatma başarısız olunca,görevden alınarak, Bursa,Kastel köyüne sürülmüş,orada 1684'de vefaat etmiştir.İstanbul Boğaziçi'nde,onun adını taşıyan,Vaniköyü'nü o imar etmişti.Vanî Mehmed Efendi ile,”Vankulu Lûgatı'nı" yazan,yine Vanlı olup Vankulu adı ile anılan-tanınan Mehmed Efendi ayrı ayrı kimselerdi.Bu ikinci Mehmed Efendi 1591'de Medinede vefaat etmiştir.

Türk Medreselerinde saran Arapçılık akımına ilk defa,ilmî delillerle Vanî Mehnmed Efendi karşı çıkar.Arap yazarlarının bilerek,garezgâr-hain,kiskanölıkla,Arap kavimcilerinin,Türklere yama lamaya çalıştıklaraı,” Yecuc-Mecucluk sıfatınıikatı olarak,ret etmişti.Görüşleri şöyle idi.,“Türkler, Kur'anda bahsı geçen,Zülkarneyn'den maksat,Oğuz Hân olduğunu söylerlerki, bu hususda terddü dü mucip olacak,hiçbir nokta yoktur.”(Arâisü'l Kur'an, 2.cild,250.yaprak).

Bu satır ların ifade etiği mânâ şudur.;Arap müfessirleri-tefsir-Yecuc-Mecuc'u Türklere mal etmişler,Türklerin de Yecuc ve Mecuc gibi acayıp yaradılışlı,yamyam,vahşi olduklarını ileri sürmüşlerdir.Kur'anadan Yecuc ve Mecuc taifesi ile ilgili âyetler,Kehf sûresinin 83-101. âyet leridir.Bu âyetlerde,Zülkarneyn'in Doğuya,Batıya ve Kuzeye yaptığı seferler anlatılır.Kuzeye yaptığı seferde, iki dağ arasında oturan bir kavim,Yecuc ve Mecuc akınlarından dert yanarak,Zülkarneyn'den onlara karşı bir set yapılmasını ister.Bunun üzerine,o iki dağın arasına demir-bakırdan büyük bir set yapılır,çekilir.Yecuc ve Mecuc bu seddin dışında kalır. Yâni,Zülkarne yn,Yecuc ve Mecuc'a karşı tedbir alan,onların karşısında olan bir şahsıyettir.

Vanî Mehmed Efendi,Türkleri,Zülkarneyn'e,onu da Oğuz Hân'a bağlamakla,Yecuc ve Mecuc iftirasını,Türklerin omuzlarından almış,bunu gerçekmiş gibi,asırlardan bari tekrar edenlere bir darbe indirmişti.(Orkun,Ekim 1998.8. Sayı sy.39-41) “Allah-ü Taalânın avn ü inayetiyle büsn-i tevfikine istinaden biz deriz ki,bu kavim,Arap kavmine mugayeret-i tâmme ile-mugayir(tam anlamıyla aykırı) bulunan Türk kavmidir.Türk kavmidir,zira,biz uzun zamanlar dan beri karada ve denizde(o zamanlar ucak yoktu,olsaydı,Havadan)doğudan ve batıdan Doğu Romalı-Rumları ve Fernklerle mücadele eden,(...)Rus diyarları gibi bir çok diyarlarda,Türk diyarları haline gelmişti.(..) Allah'in Türklere nasip etmiş olduğu bir fazl-ı ilâbîdir,çünkü Allahın fazl u inayeti büyüktür.” Mehmed Efendini bu görüşleri,çağında kiyamet kopacak kadar mühim,önemliydi.Aarapların bu peşin,ön yargılı yalan iftiralarına yapıştırılan okkalı bir ilmî şamardı.

“Eğer siz emrolunduğunuz gazâaya çıkmazsanız,Allah sizi, çok acıklı bir azaba uğratacak,ve sizin yerinize,sizden olmayan başka bir kavmi getirecektir.

Sizin savaşa cıkmamanız Allah'a Hiçbir zarar vermez;çünkü Allah her şeye kadırdır.” Tevbe sûresinin 29.âyetin de Araplara göz dağı veren, geleceği müjdeleyen ayeti ve Maidenin 54.âyeti, vede Hicretin 350 tarihinde,İsmailîler denilen râfı-zîlere mensüp mülbitler Mısır,Suriye istila etmiş,bu bölgeleri Şiîleştirmmış,(...)sabık yollara sab tırıl mış kavimleri,(...)Allah Müslümanlara nimetlerini inzal ederek,fazl uz kereminden “Türkleri” islâm dinine ibdal etti.” şeklinde,Türkleri,Allah tarfından bizzat seçildiği ve İslâm Bayraktarlığını onlara layık gördüğünü,kayıt düşer.

Arap kültürünün(İslâmiyet maskesi altında) tesi altında kalmıi bazı medrese ve ,Şemseddin Sami(Kavm-i necîp ve Kamüs'l-Âlâm adlı eserlerinde) “Başka milletlere karşı taasssubu ile ünlü”biri olarak tarif eder Vanî Mehmed Efendiyi.

Yazar Bursalı Tahir'de,”İslâmların gönül birliğine hizmet edemeyen,siyasete vâkıf olmayan bilginler den biri”olarak tarıf eder.

Aslında 17.yy da,Mehmed Efendinin ilmî itirazları,iftirala,karanlıklara ışık saçan güneş gibiydi,ruhu şad olsundu.

(...)

Sakaoğlu Mehmet Ali..” Türk”adının Anatomisi.

Yazar Hakkında
0 Yorum
Yorum Yapın