Ahmet Koç

Ahmet Koç

Ahmet Abi'nin hakk'a kavuşmanın 16.senesı

Kimine baba,amca,dayı,kardeş,ağabeylık yapmış olan;

AHMET  KOÇ/AĞABEY. ( 2.Bölüm)

( Hakk'a kavuşmanın 16.yılında,rahmetle yâd ederken,yıllar önce yazdığımız hatıratın, 2. bölümünü,yeniden paylaşıyoruz.

(Bizim Ahmet Ağaya,Bizden rahat yoktu.!, 26.Temmuz 2018)

* * *

(Hastahane'de,Hanimi Güler,Foto,Ali,Münih)

30-40 Yıllık gurbet arkadaşlıklardan dostluklar iki,üç sayfa ile anltmak elbette kolay değildi.

Mademki söz Ahemet Ağadan başladı,bir kaç ilaveler yapalım,yaşanmış hayatlardan...

(Ahmet-Güleri'in bir kızı (Arzu(Kuför Arzu'yu kaçırmışlardı)Bir oğlu (Ertan) vardı)

AHMET ABİ ÇOK ÜZÜLÜMÜŞ,ONLARLA DARGİN,TRAFİK KAZASINDA VEFAT ETMİŞTİ

Emekli olmuş,yavaş yavaş Türkiye'ye kesin dönme arzusunda idi,bu bakımdan,alacaklarından üç beşkuruş almak,masraflarını karşılamak arzusundaydı.

Bana gelir,benim aracılığımla tanıdıklar için bana içini döker,dolaylı yoldan da bana baskı yaptığının farkında idik.

Herşeyde bir hayır vardır,bağrıp çağırme ile bir şey hal olmazdı,der teselli vermeye çalışırdık.

"Eceli gelen ya çok yemek yermiş,ya çok ibadet eder,yada sağa-sola bağırır çağırmış" dieyerek,

dur hele bir resmini çekeyim diyerek, mutfakta oylesine resmini çekmiştık.

RUYAMDA GÖRDÜM,SAKINHA,SEN ARABA KULLANMA!.. “ TEMBİHLERİN DE BULUNMUŞTUK.

Turkiye'ye bazı eşyalarını bir tirci ile postalamıştı. Bir takım mesleki aletlerinide bana bırekmıştı.Bir çoklarını da Hanımı göndermesine karşı çıkıyordu,"kim kulanacak bun ları?, diye..

Türkiye de,İstanbul'da buluşacaktık.Yıllar önce, ev eşyası götürmüştük. İki permi o almıştı,bende kendi hakkımı kulanarak,bir minibüsle üç ev eşyesı (o zamanlar moda idi,buralardan Ev eşyası götürmek) Gümrük muamelemizi yapmış,İstanbul'a götür müş,bir depoya boşaltmıştık.

O zamanlar Gümrüklere memur olarak tayın için torbil istermış ya,hani,oradaki memurlrın özel isteklerini pek sempatı ile kerşılaşmamış,fazla da ileri-geri tartışma larına da girmeiştik...

Götürdüğümüz eşyalardan,çamaşır,bulaşık makınası satarken, birisi ihparmi etmiş ne,Ahmet Ağayı yakalamışlar..bir komiser,bir kaç polisle birlikte eşyaların yanına gitmişler.. Baktım beni telefonla arıyoralar,Ali hemen gel!".. Baktım,Ahmet Ağabey'in konuşması bir tuaf,“Hayırdır,bir yaramazlık mı var?.." dedikse de,İllede,“ gel!.."diyordu,rüyamda gördüklerim,başımıza geliyor gibiydi..

KOMİSER,KAŞLARINI ÇATMIŞ,SANKİ KAÇAK BİRŞEY YAKALAMIŞ HAVASINDA!..

Eşyaların olduğu depodan içeri gidik... Karşimda Polisler ve Ahmet Ağbi...

HARAÇ VERMEDİĞİMİZDEN,GÜMRÜĞÜNÜ ÖDEDİĞİMİZ EŞYALARA EL KOYMUŞLARDI.

MAHKEME OLDU, KARAR;"EŞYALARIN İADESİNE". DEPO PARASINI ALDIKLARI YERDE EŞYALAR YOKTU.

Davaya,İstanbul,Aksaray'da(siyah çerçivel) Kayserili bir avukat bakıyordu. Ahmet abi rahmetlik olunca(Memleketi sivas'a giderken (5 kişi bir den kazada vefaat etmişleri.Fort arabası TIR'ın altına girmişti.Arabanın motoru yerin fırlamış,bir başka arabaya çarpıştı. Mevzu üzündü.

Komiser olduğunu söyliyen memur bey.. Kaşlarını çatarak, "bu eşyaları buraya niye getirdiniz?.." gibi sorular soruyordu..“.Adresini bilseydik size getirirdik“ diye takıl dım..acı bir tevesümle güldü-güldük!..

"..Aralarında kaçak mal varmıdır?.. "sorular sormaya başlamıştı." ..Hayır kaçak hiç bir şey yok“ deyip,pasaporta işlenmiş ve de Gümrükte yaptığımız beyan kağıdlarını, detaylı yazılı listeyi gösterdik.Hepsi resmî kaydı düşülmüş,pasaportlara da"Ev eşyası prim hakkını kullanmıştır“,şeklinde damgalı sayafayı filan göstermiştik.. Yani,her şey üsülüne göre işlem yapılmış,"kaçak bir şey yok".. dedikse de.."Anlaşalım,yoksa sizi kaçakçılık şubesine götüreceğiz“, gibi laflar ettiler. "Anlaşalım“ derken,ne demek istediğini anlıyordum.. Bu teklife tabiyatım icabi kabul etmemiştim...

Öyle ise,büyürün Emniyete!.. derdinizi orada anlatırsınız“ diyerek, bizi Emniyet midir ne,Kaçakçılık şubesi-midir?-ne götürdüler...

BU YAŞANMIŞ HADISELER,7.3.1990

(Pasapotrta,ev eşyası naklı tarıhı)

İstanbul,Levnt'te mi ne?,Galatasaray Spor sahasına yakın bir yer,olmalı, bir kaç katlı bir bina...

TAHAKUK İŞLEM KAĞITLARINI,GÖSTERİRİZ,BİZİ SERBEST BIRAKIRLAR, DİYE DÜŞÜNÜYORDUK...

Muamele,yazıp çızdılar,araştırma yapacağız deyip,ikinci,üçüncü katta olmalı,demir parmaklılı bir odaya tıkadılar.(Bunun hikâyesi çok uznun da,şimdiye kadar hiç yazmadık,kısaca aktarmaya çalışıyoruz.) Eşyaları Gümrük listesine göre saymışlar.. Fazlalık,minibüsün kırkosunu," kaçak" diye kayıt düşmüşler. Her arabanın bir kırkosu olur.. Buna kaçak denilmez, dedik sede olmadı..

Küçük bir odada,değişik süçlardan iddiası ile getirilmiş insanlar vardı. Aralarında bir,Türkçe konuşan-Azeri Türkü olmalıydı.. Polis,resim çekmek için,adama sesle niyor,damda işi biraz yavaştan alınca, yüzüne bir yumruk yapıştırıyor.Polis memuruna,..“ ..utanmiyormusun,koca adama yumruk atıyorsun!..“ şeklinde çıkışmıştım. Bir anda,Alman Gazete,Filimlerde işlenen Türk Polislerini yaptıkları gösteren sayfalar geldi aklıma,demekki,boşuna değilmişti.

(ŞİMDİ,TÜRKİYE,AKP VASITASIYLA ÇOK DEĞİŞTİ)

Birden haykırmaya başlamıştım,".Türk milletinin adını da kötüye çikariyor sunuz!.. "şeklind çıkış yapmışım.. Adam,resmî mmemur ya,belinde de tabancası,bize,laf ile yükleniyor,biraz tartışma derken, başka bir memur araya giriyor...

BETON ZEMİN ÜSTÜNDE,OTURUYOR,YATIYORUZ.

GÖZÜNÜ SEVDİĞİM ALMANYA!.. MEDENİYET HÂLÂ BURALARA UĞRAMIŞ DEĞİL!..

Odada,gece gazete sayfalarını altıma sererek,bik kaç gün geçtı.Bizi buralara attıklarını,İstanbul'da olan yakınlarımız da bir habersızdı.Onlara bir haber de verememıştık.

KALABALIKLARA Bİ GÖZ ATAYIM DEDİK,BİZİDE ALDILAR!

Burdan bir kaç yıl öncesi de İzine gelmiştim.İstanbul, Aksaray, Çemberli taş arasında olmalı. Bir tanıdığın dukkanına uğramıştık.. "Acıktık,bir şeyler yesek“,dedi tanıdık.. Yoo,telefonla sipariş vermeye lüzüm yok,ben bir şeyler alır,hemen gelirim“ diyerek dışarı çıkmıştım...

Sağa sola göz atıp,neler alabilirim diye,düşünüyordum... Baktım bir kalabalık bir araya toplanmış,bende merak ettim,ne var ne yok? diye.. Haydaa,haylı kabalık toplu polis kuvvetleri sardı bizi.. bu çemberden çıkmak istedim,polise durumu anlattım,"..arkadaş yemek bekliyor, bunlarla benim işim yok".. dedim, anlatmaya çalıştımsada.Nafile dil dökmüştük.. bizim gibi,gençler dil döküyör, bağırıp çağırıyorlardı... Okul Arkadaşlarını bir ithamla alıp götürdüklerini,bunun için protesto,nümayiş yaptıklarını,öğreniyoruz.. direnç oldusa da,cop,sopa..derken, durdular bizi arabalara,götürdüler demir parmaklı,kapılı geniş alanlı Emniyet, olmalıydı.Bu işlerle pek ilgimiz olmadığından,Karakol mu,Emniyet mi?..Pek bilmiyorduk...

BULUTTAN NEM KAPAR GİBİ OLMUŞLAR!

Nihayet,derdimizi anlatmış,gece yarısı buradan çıkmıştım.Dukkân sahi bi,esnaf tanıdık da..,meraktan,"kazamı oldu,ne?.." diye sağa sola telefon edip durmuş...Bir âlem şu Türkiye ya...

Yıl,2005..hâlâ da düzelmiş değildi. Yok kompas,Ergenekon,Parelel yapı,yargaraları...

HER AKŞAM YEMEĞİ.

Her akşam yemeğı,ekmek arası dışardan siperiş veriliyordu.Sıparış verildığın de,ordaki memurlar da bizden yiyorlardı.

Bir hafta içinde cebimizdeki paralar da bitmeküzereydi..

KALKAVANLAR İMDATA YETİŞMİŞTİ,ALLH RAZI OLSUN..

Baktık,biri kısa boylu(Ağabey olan,) oteki de ince uzun boylu iki kişi getirdiler,ayni odaya attılar,yani,yanımıza...

Mersin gümrüğün,Gemi ile getirilen petrol işinde Gümrük amiri ile konfiliğe girmiş,yani,tankerin yarısı ibrazlı,yarısı da kaçakmış..

Onlara,akşam üstü,battaniye getiriyorlardı. RİZELİ KALKAVAN'LARIN sayesinde biraz rahatlamıştık. Bütün yemek parasını da bunlar karşılıyordu,rahatlamıştık. Orada ki konuşmalar da,kimler oldujklarını öğrenmiştık..Orada,her kes bir birine soruyor,ne diye buraya getirdiler,diyerek...

GECE YARISI POLİSLER,İŞKENCE İLE İFADE ALIYORLAR. İNSAN'NIN İNSAN'A ZULMÜ,BUNUN BİR BAŞKA,TARIFI.

Adam,kafayı çekmiş.. gelmiş gece yarısı adamları alıp götürüyorlar.. ifadesini alıyorlar.. Bağıma..çağırma“ Aaahh!..“ feryatları geliyor du..

Sıra bizm Ahmet Ağaaya gelmişti.Zoraki iftiralar.. başkalarının işlediği suçları,bir başka,boyle sahıpsız,nufüsüz kişi,şahıslara yükleme vardı...

Rengi solmuş bir hal de Ahmet Ağa geri getirildi,demir kapalı bir hücre/Odaya kapatıldı.." düşün ve garçekleri söyle " diye..,

"Aliii beni kurtar"! freyatları da,hele dur bize ne yapacaklar,merakla bekliyoruz..

Bir kaç günden sonra,yeniden Ahmet Ağabey ile beni içreiilerde bir odaya aldılar.Üç tane polis memuru sorguluyor,demek.

Masa üstünde bir teyp,yanın akü,kablolar,baktım,Ahmet Abinin gölerini bezle bağladılar,parmakları üclarına kaployu bağladılar.

(Bu arad bizede,da göz dağı veriyorlardı!)

Tabi kasete,kendi kafalarına göre başkalarının yaptığı iddia edilen süçları doldurmuşlar.." Seryanı hafiften veriyorlar.. Titreşim..“ Aaaa!.." kasetin şalterine basıyor" evet,ben yaptımdesin, diye...

Şimdiye kadar,romanlarda,gazete tefrikalarında okuduklarımı,gözlerimle görünce.. "Vay be!.." İnsanın insana yaptığı zülme bak,diye iç geçiriyoruz.

ÖÇ KARDEŞLER,SEYFİ,KEMAL ve ŞAHİN VEFAT ETMİŞLER. 

Ahmet Ağa.." Evet" dedi demedi,onun işi bitmişti.O dasına götürürken," demek insanlar böyle zulüm ediyorsunuz,bilmem kimin gavuru gibi"deyip tepkı gösterdim,zaten bir kaç gün öncede alt katta tartışmıştık...

Sıra bize geldi,gözlerimi bağladılar,ellerimin parmaklarına bağladılar.. Voltajı yavaş yavaş çoğaltarak ceryan veriyorlar...

PARMAK UCLARI CERYAN KABLOLARI TAKIYORLAR!

KENAN EVRE'N SIKI YÖNETİM ZAMANIYDI

(Soldaki Seyfi,sağdaki Sefer Köç(ortancası)

Ahmet Abiye yaptıkları gibi, teyip hazır,kaset içinde,şalterin sesi geliyor" Bir ceryan,voltaj denemesi daha..evetde!..

Ne de olsa,spor yapmış biriydik.. Dirençimde o şekilde güçlüydü.." Siz gidi hayinler!. Türk,Müslüman adı taşıyan hain,Milletin düşmanları"..gibi,aklima gelen herşeyi savurdum.. Kabloları söküp attım.. "Ya sizz öleceksiniz ya ben",diyerek kapıştık..

Başka polisler de geldi,aralarında,insan olan,Allah korkusu olanlarda vardı,demek... Araya girdiler.. Beni bir odaya çektiler.

Onuma yazılı bir kağıt uzattılar." İmzala!" "Benim yerime siz imzalayın!" 

Yaşanmış hayatların hikâyesı çok uzun,kısa kesiyoruz.

OZAMANLAR İSTANBUL'UN EMNİYET AMIRI SELAHATTIN TANTAN'DI

RAHMETLİ YAKUP(Özçelik/solda) TANTAN(Şimdilerde,"Yurt  Partısı" var) ALIP GELMİŞTİ. TATAN BİZE YARDIMCI OLMUŞ,BU YERDEN KURTULMUŞTUK.

KISA BİR MAHKEME OLDUK. BAKTIM,ÇOĞU YALAN SOYLUYOR,ARKADAN HAKİMİN ODASINA," ÇAYÇI OLARAK GİRMİŞTİM. HAKİME;" LÜTFEN BENİ DİNLEYİNİZ!.." BAŞIMIZA GELENLERİ ANLATMAYA ÇALIŞMIŞTIK.

RAHMETLİ AHMET ABINI'NI 16 YILI MÜNASEBETİYLE,O GÜNLERİ YAŞAR GİBİ OLMUŞTUK.

RAHMETLIK KOÇ,İSTANBUL,GAZIOSMANPAŞA,YAYLA MHL. HABİBE KAYA YAYLA MAZARLIĞINDA BERZÂH ÂLEMDE YATMAKTADIR,GANI GANI RAHMET OLSON...

MERHUMU,RAHMETLE YÂD EDERİZ

Mehmet Ali Yeniyurt/ Münih/26.7.2023

Yazar Hakkında
0 Yorum
Yorum Yapın